H-) Kur`ân`da Tevrat ve incil hakkindaki ayetlerden bazilari söyledir:
***"Kendinden önce gelen Tevrat`i dogrulayici olarak peygamberlerin izleri üzerinde, Meryem oglu isa`yi arkalarindan gönderdik. Ve ona, içinde dogruya rehberlik ve nur bulunmak, önündeki Tevrat`i tasdik etmek, sakinanlara bir hidayet ve ögüt olmak üzere incil`i verdik." (Maide Suresi {5}, Ayet 46).
***"Yanlarindaki Tevrat ve incil`de yazili bulduklari O Elçiye, O Ümmî (okuma yazma bilmeyen) Peygambere uyanlar var ya. iste O Peygamber onlara iyiligi emreder, kötülükten men eder, temiz seyleri helal, pis seyleri haram kilar. Agirliklarini ve üzerlerindeki zincirleri indirir. O Peygambere inanip O`na saygi gösteren, O`na yardim eden ve Onunla birlikte gönderilen Nûr`â (Kur`ân`a) uyanlar var ya, iste kurtulusa erenler onlardir." (A`raf Suresi {7}, Ayet 157)
***"Hatirla ki Meryem oglu isa: `Ey israilogullari! Ben size Allah`in elçisiyim, benden önce gelen Tevrat`i dogrulayici ve benden sonra gelecek Ahmed adinda bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim.' demisti. Fakat O kendilerine açik deliller getirince: `Bu apaçik bir büyüdür.' dediler."(Saff Suresi {61}, Ayet 6)
***"Andolsun ki Allah, israilogullari`ndan söz almisti. (Kefil olarak) içlerinden on iki de baskan göndermistik. Allah onlara söyle demisti: ``Ben sizinle beraberim. Eger namazi dosdogru kilar, zekâti verir, peygamberlerime inanir, onlari desteklerseniz ve Allah rizasi için (insanlara faizsiz) borç verirseniz andolsun ki sizin günahlarinizi örterim ve sizi, altindan irmaklar akan cennetlere sokarim. Bundan sonra sizden kim inkâr yolunu tutarsa, dogru yoldan sapmis olur.'' Sözlerini bozmalari sebebiyle onlari lanetledik ve kalplerini katilastirdik. Onlar kelimelerin yerlerini degistirirler (kitaplarini tahrif ederler). Kendilerine ögretilen hükümlerin önemli bir bölümünü de unuttular. içlerinden pek azi hariç, onlardan daima bir hainlik görürsün. Yine de sen onlari affet ve aldiris etme. Süphesiz Allah iyilik edenleri sever. ``Biz Hristiyanlariz'' diyenlerden de kesin sözlerini almistik ama onlar da kendilerine ögütlenenlerin önemli bir bölümünü unuttular. Bu sebeple kiyamete kadar aralarina düsmanlik ve kin saldik. Yakinda Allah onlara yaptiklarini haber verecektir. Ey kendisine kitap indirilmis olan insanlar! Resulumuz size Kitap`tan gizlemekte oldugunuz birçok seyi açiklamak üzere geldi, bir çogunu da affediyor. Gerçekten size Allah`tan bir nur, apaçik bir kitap geldi. Allah, hosnutlugunu isteyen kisileri onunla kurtulus yollarina götürür ve onlari iradesiyle karanliklardan aydinliga çikarir, dosdogru bir yola iletir. "Süphesiz Allah, Meryem oglu Mesih`dir" diyenler andolsun ki kâfir olmuslardir. De ki: 'Madem öyle; Allah, Meryem oglu Mesih`i, annesini ve yeryüzündekilerin hepsini yok etmek isteserse Allah`a kim engel olabilir! Göklerde, yerde ve ikisi arasinda her ne varsa hepsinin mülkiyeti Allah`a aittir. O, diledigini yaratir ve Allah`in her seye gücü yeter.' Yahudiler ve Hristiyanlar: 'Biz Allah`in ogullari ve sevgilileriyiz.' dediler. De ki: `Madem öyle, Allah günahlarinizdan dolayi size niçin azap ediyor? Dediklerinizin aksine siz de O`nun yarattigi insanlarsiniz. O, diledigini bagislar ve diledigine azap eder. Göklerde, yerde ve ikisi arasinda ne varsa mülkiyeti Allah`a aittir. Sonunda dönüs de ancak O`nadir. Ey kendisine kitap indirilmis olan insanlar! Peygambersiz geçen bir sürenin ardindan size Elçimiz geldi. (Yarin bir gün): "Bize bir müjdeleyici ve uyarici gelmedi!" demeyesiniz diye size gerçekleri açikliyor. iste size müjdeleyici ve uyarici gelmistir. Allah`in her seye gücü yeter." (Maide Suresi {5}, Ayet 12...19)

Bu ayetlerden de anlasilacagi üzere Hz. Muhammed (s.a.v)`in getirdigi ilkeler arasinda, O`ndan önce gelmis fakat bazi bozulmalara ugramis inançlara bir karsi durus ve itiraz da vardir. Aslinda bütün peygamberler temel inanç olarak "Allah`in bir, tek, essis ve ortaksiz oldugu (tevhid) ve ahiret inançlarini" getirmisler; uygulama ve ibadet sekilleri ile ilgili bazi emirler ise insanligin ve devrin o zamanki durumuna göre farkliliklar gösterebilmisti. Su Kur`ân ayeti bu gerçege isaret eder: "`Dini ayakta tutun ve onda ayriliga düsmeyin.' diye Nûh`a tavsiye ettigini, sana vahyettigimizi, ibrahim`e, Musa`ya ve isa`ya tavsiye ettigimizi Allah size de din kildi. Fakat kendilerini çagirdigin bu din, Allah`a ortak kosanlara agir geldi..." (Sûrâ Suresi {42}, 13)
Ancak ilâhî kitaplardan Zebur, Tevrat ve incil bazi iyi veya kötü niyetli kisilerin müdahaleleri, savaslar, mücadeleler ve çesitli faktörler sonucu degisiklige ve bozulmaya ugramis; böylece Allah`in birligini kabul, onun emirlerine uymak ilkelerinden uzaklasmis ve bazi kisiler için de yeni gelen hak Elçi`den yüz çevirme gibi bir sonuç da dogurmustur.(Kur`ân disindaki kutsal kitaplarin bozulmasi konusunda sözü fazla uzatmak istemedigimden ayrintiya girmiyorum. Fakat objektif bir inceleme yapildigi veya konu ile ilgili çalismalara bakildigi takdirde bu kutsal kitaplardaki bozulma ve çeliskiler kolaylikla tesbit edilebilir. Bu gerçegi bugün ve geçmiste birçok Hristiyan da bilmekte ve itiraf etmektedir. Bir örnek olarak, biraz ünlü olmasi ve kitabinin birçok yerinde Hristiyanligi savunmasi sebebiyle burada ingiliz filozofu Thomas More (Morus)`un (1478-1535) Utopia kitabi sayfa 54`te Raphael`in agzindan yaptigi su itirafi vermek istiyorum: "...isa`nin usta sözcüleri sizin demin dediginiz gibi yanlamasina bir yol tuttular; insanlarin, kötü aliskanliklarini Hristiyanliga uydurmaktan kaçindiklarini görünce, incil`i insanlarin kötü aliskanliklarina göre egip büktüler. Bu ustaca manevra nereye götürdü onlari? insanlarin vicdan rahatligi ile kötülük edebilmelerini saglamis oldular.")

I-) Hz. Muhammed (s.a.v)`in gelmesine aracilik ettigi islam dini Allah`a ortak kosmanin çok büyük bir hata oldugu ve affedilemeyecegi üzerinde özellikle duruyordu. Hz. Muhammed (s.a.v) peygamber olarak gönderildigi zamanlarda bu yanlis inanca saplanmis olan gruplar sunlardi:
1-Puta tapanlar: Arap toplumundaki bu kisiler aslinda Allah`i kabul ediyor, fakat taptiklari putlari Allah ile kendileri arasinda bir araci kabul ediyorlardi.
2-Günese ve aya tapanlar: Bunlar günes ve ay gibi varliklara tanri diye tapiyorlardi.
3-Yahudiler: "Uzeyr Allah`in ogludur!" diyorlardi.
4-Hristiyanlar: "isa Allah`in ogludur!" diyorlardi ve teslis (üçleme, yani tanrinin baba+ogul+kutsal ruhtan meydana gelmesi) inancina sahip idiler.
Bu inanislarin hepsi de herseyin sahibi olan ve her seye gücü yeten Allah`a ortaklar kosmakti ve bunun adi "sirk" idi.
Kur`ân sirasiyla bu gruplarin hepsine söyle uyarida bulundu:
1-"...Söylesenize! Allah`i birakip taptiginiz seyler yeryüzünde ne yaratmislar, göstersenize bana. Yoksa onlarin göklere ortakliklari mi vardir? Eger dogru söyleyenlerden iseniz, bundan evvel (size indirilmis) bir kitap yahut bir bilgi kalintisi varsa onu bana getirin. Allah`i birakip da, kiyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek seylere tapandan daha sapik kim olabilir? Oysa taptiklari seyler onlarin tapmalarindan bile habersizdirler."(Ahkaf Suresi {46}, Ayet 4-5)
2-"Gece ve gündüz, günes ve ay O`nun ayetlerindendir. Eger Allah`a ibadet etmek istiyorsaniz, günese de aya da secde etmeyin. Onlari yaratan Allah`a secde edin."(Fussilet Sûresi {41}, Ayet 37)
3-"Yahudiler `Uzeyr Allah`in ogludur.' dediler. Hristiyanlar da `Mesih Allah`in ogludur.' dediler. Bu onlarin kendi agizlariyla uydurduklari sözlerdir. Sözlerini daha önce inkâra sapmis olanlarin sözlerine benzetiyorlar..." (Tevbe Suresi {9}, Ayet 30).
4-"Andolsun ki: `Allah, kesinlikle Meryem oglu Mesih`tir.' diyenler kâfir olmuslardir. Halbuki Mesih: `Ey israilogullari! Benim ve sizin Rabbiniz olan Allah`a kulluk ediniz. Biliniz ki kim Allah`a ortak kosarsa muhakkak Allah ona Cennet`i haram kilar, artik onun yeri atestir ve zalimler için hiçbir yardimci yoktur.' demisti. Andolsun ki: `Allah, üçün üçüncüsüdür' diyenler de kâfir olmuslardir. Halbuki bir tek Allah`tan baska hiçbir tanri yoktur. Eger bu söylediklerine bir son vermezlerse, içlerinden kâfir olanlara aci bir azap isabet edecektir. Hâlâ Allah`a tevbe edip O`ndan bagislanma dilemeyecekler mi? Allah çok bagislayici, çok esirgeyicidir. Meryem oglu Mesih ancak bir resuldür. O`ndan önce de birçok resuller gelip geçmistir. Annesi de çok dogru bir kadindir. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara delilleri nasil açikliyoruz, sonra bak (haktan) nasil yüz çeviriyorlar." (Mâide Suresi {5}, Ayet 72...75).

Evet, Hz. Muhammed (s.a.v)`in getirdigi inanç sistemi bu tip inançlarin yanlis ve tehlikeli olduguna böyle dikkat çekiyor ve bunlardan mutlaka vazgeçilmesini istiyordu. islam`a göre Allah`a ortak kosmak demek olan sirk, günahlarin en büyügü idi. Bu inanca devam edildigi ve bu inançla öbür dünyaya gidildigi takdirde çok vahim sonuçlar doguracak bir inançti. Bu konuda Allah Kur`ân`da söyle buyurdu: "Allah, kendisine ortak kosulmasini asla bagislamaz; bundan baskasini diledigi kimse için bagislar. Allah`a ortak kosan kimse büyük bir günah ile iftira etmis olur." (Nisâ {4}, 48).
Sayet Hz. isa`nin babasiz olarak dogumu tuhaf bulundugu için o bir tanri olarak görüyorlarsa; o zaman akla hem annesiz hem de babasiz olarak meydana gelmis olan ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem`i getirmeli. Oysa ki hiç kimse Hz. Adem için tanridir dememekte, hem de birakin tanriligi onu isledigi bir hatadan dolayi bütün insanlarin hatta yeni dogan tertemiz, pamuk gibi bebeklerin bile "aslî günah"a sahip olmasinin sebebi kabul edilmektedir. islam bu tür inançlari kabul etmeyerek bunlardan vazgeçilmesini ister. insanin dünyaya günahkâr olarak geldigini kabul etmez. Çünkü bu bir haksizlik ve adaletsizlik olur. Sayet Hz. Adem bir günah islemisse, bu durum diger insanlarin bundan sorumlu olmasini gerektiremez. Çünkü herkes kendi yaptiklarinin hesabini vermekle yükümlüdür.
islam bir de su gerçegi ortaya koyar: Allah`in tevbe eden suçlulari bagislamak için bir suçsuzu, bir masumu veya Hz. isa`yi cezalandirmaya ihtiyaci yoktur; çünkü Allah söyle der: "Kim dogru yolu seçerse kendi iyiligi için seçmistir; kim de dogruluktan saparsa kendi zararina sapmis olur. Hiçbir günahkâr baskasinin günah yükünü üstlenmez..." (isrâ Sûresi {17}, 15)
Hz. Muhammed (s.a.v)`in bütün gayreti insanlarin bu bozuk inançlardan kurtularak; dünya ve ahiretlerinde mutlu ve huzurlu olmalarini saglayacak islam`i kabul etmeleri idi. Her ne kadar Yahudiligi de, Hritiyanligi da Allah`in gönderdigi peygamberler getirmisse de çesitli faktörler sebebiyle bu inançlar bozulmaya ugramis ve gönderilis amaçlarindan sapmislardi. Bu yüzden artik insanlarin, hükmü kiyamete kadar sürecek ve bütün hâk dinlerin en son ve en mükemmel versiyonu olan islam Dini`ni kabul etmeleri gerekiyordu.
(Bu durumu bilgisayarcilarin daha iyi anlayacagi bir dille anlatacak olursak; tabiri caizse islam Dini bütün hak dinlerin en yeni ve virüssüz bir sürümü gibidir. Her yeni versiyon bilgisayar programinin önceki versiyonu içermesi gibi, islam da önceki hak dinleri bünyesinde barindiriyor. islam`a geçmek için önceki tecrübe, yasanti ve duygularin üzerine tamamen bir çizgi çekmek ve hepsini tamamen silmek gerekmiyor. Bildiginiz gibi yeni versiyon için sadece "upgrade" yapacaksiniz. "Installer"iniz saglam ve kullanilabilir dosyalari birakacak fakat bazi gereksiz ve virüslü dosyalari silecek; onlarin yerine daha iyi ve virüssüz dosyalari ekleyecek. Bu yeni versiyonla artik, eski hâk dinlerde bazi "HACKER"`lar sebebiyle meydana gelmis virüslerden kurtulma sansi elde ediliyor; ayrica bu versiyonun yeni ve daha güzel özellikleri de var tabii. Bir de "HACKER"`lar bu yeni versiyonu hiç bozamayacaklar ve kiyamete kadar bu versiyon kullanilacak.)

Hz. Muhammed (s.a.v), bütün insanlara, bu mesajlari ulastirmaya çalisti. Hükümdarlara, valilere elçiler, mektuplar gönderdi. Tek olan Allah`a imana ve onun gönderdigi din olan islam`i kabule çagirdi ve söyle dedi: "Bir kul islam`a girer ve bu girisi de güzel olursa; daha önce yapmis oldugu bütün iyilikleri Allah onun lehine yazar, daha önce islemis oldugu kötülükleri ise affeder. Müslüman olduktan sonra yaptiklari da su sekilde muamele görür: Yaptigi her iyilik için en az on misli olmak üzere yediyüz misline kadar sevap yazilir. isledigi her bir kötülük için de, -Allah affetmedigi takdirde- bir günah yazilir."
Yazimizin basinda da belirttigimiz gibi O`nun bu gayreti herhangi bir maddî ve dünyevî çikar sebebiyle degil su ayetlerin de isaret ettigi gerçeklere inanmasindan ve bunlari insanlara anlatmakla görevlendirilmis olmasindan kaynaklaniyordu:
---"Muhakkak ki Allah katinda hak din islam`dir. Kitap verilenler (Yahudi ve Hristiyanlar) kendilerine ilim geldikten sonra aralarindaki kiskançlik yüzünden ayriliga düstüler. Allah`in ayetlerini yalanlayanlar bilmelidirler ki Allah`in hesabi çok çabuktur. Eger seninle tartismaya girerlerse de ki: ``Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah`a teslim ettim.'' Kitap verilenlere ve verilmeyenlere de: ``Siz de Allah`a teslim oldunuz du?'' de. Eger teslim oldularsa dogru yolu buldular demektir. Yok eger yüz çevirdilerse sana düsen yalnizca duyurmaktir. Allah kullarini çok iyi görmektedir." (Ali imran Sûresi {3}, 19,20).
---"Kim islam`dan baska bir din ararsa bilsin ki, kendisinden böyle bir din asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette kaybedenlerden olacaktir." (Ali imran Sûresi {3}, 85).
Evet, Hz. Muhammed (s.a.v), hükmü kiyamete kadar geçerli olacak son hak din olan islam`i ve son hak kitap olan Kur`ân`i getiren; son hak peygamberdir. O`ndan sonra hiçbir peygamber gelmeyecek ve insanlik O`nun getirdigi ilkeler ile dünyanin son gününe kadar iyiligi, mutlulugu, huzuru ve dogrulugu bulabilecektir: "...O, Allah`in resulü ve peygamberlerin sonuncusudur." (Ahzab {33}, 40). "Benimle peygamberlerin misali bir adamin misalidir ki; bir ev yapmis onu tamamlamis ve güzellestirmistir. Ancak bir kerpiç yeri bos kalmistir. O eve girip bakanlar: `Ne güzel ev, ancak su kerpiç yeri bos kalmamis olsaydi.' derler. iste ben o kerpiç yerindeyim. Benimle bütün peygamberlere son verilmistir. Allah`in selami onlarin üzerine olsun."

J-)Sahsen benim bazi zamanlarda düsündügüm ve tarihin ilginç bir tekerrürü olarak gördügüm bir olayi burada sizlere de anlatmak istiyorum: Sunu açikça kabul etmek gerekiyor ki; Yahudilik, Hristiyanlik ve islam`in birbirine benzeyen birçok yönü var. En azindan hepsi de ibrahim`den, Yakub`dan, Yusuf`tan, Musa`dan, isa`dan (Allah`in selami onlarin üzerine olsun); Zebur`dan, Tevrat`tan, ve incil`den bahsediyor ve bunlari gönülden kabul ediyor. Bu benzerlikler bize açikça gösteriyor ki bunlarin hepsini de gönderen tek bir kaynak yani herseyin sahibi olan Yüce Allah.
iste benim ilginç buldugum durum buradan basliyor. Bir zamanlar Hz. isa, incil ile Yahudiler`e gelmis ve kitaplari Tevratta gelecegi yazili olan, bekledikleri peygamberin kendisi oldugunu söylemis; ama onlar O`nun getirdigi ilkeleri kabul etmemis ve O`na birçok eziyetlerde bulunmuslar. O`nun getirdiklerine uydurma ve O`na yalanci demisler. Hz. isa`yi kabul eden insanlar genelde Yahudiler`in disindaki yeni Hristiyanlar olmus. Yani Yahudiler o zaman için gelmis bu yeni peygamberi ve getirdigi ilkeleri görmezden gelmisler ve hiç yokmus gibi saymislar. Belki de o zamanki Hristiyanlar Yahudiler`e, artik Hz. Musa`nin getirdigi hükümlerin sona erdigini, Hz. isa`nin O`nun getirdigi ilkeleri dogruladigini ancak artik peygamber olarak Hz. isa`ya ve kitap olarak incil`e inanmalari gerektigini anlatmislar, buna inanmadiklari için onlar adina üzülmüsler ve belki de onlara kizmislardir. Daha sonra 610`lu yillarda Muhammed (s.a.v) adinda bir peygamber gelmis ve önceki peygamberleri ve kitaplari dogruladigini, kendisinin de en son peygamber oldugunu söylemis. Bu sefer de O`nu ve getirdigi ilkeleri hem Yahudiler hem de Hristiyanlar görmezden gelmisler, hiç yokmus gibi kabul etmisler ve bazilari bugün de buna devam ediyor. iste bazi zamanlarda beni düsündüren ve "Tarih tekerrürden ibarettir."sözünü de daha iyi anlamami saglayan olay budur.

K-) Hz. Muhammed (s.a.v)`e inanip dediklerini yapinca ne olacak?
islam, dünyayi tamamen reddetmeyi ve aci çekmeyi savunan asiri ruhçular ile maddeyi hersey kabul eden ve güçsüze yasama hakki tanimayan asiri maddeci uç ve zit anlayislarin uzagindadir. Yukarida da belirttigimiz gibi Hz. Muhammed (s.a.v): "Sizin en hayirliniz dünyasi için ahiretini; ahireti için dünyasini terketmeyeninizdir."sözüyle bunu belirtir. Su Kur`ân ayetleri bu duruma isaret eder:
--- "Allah`im bize bu dünyada da, öbür dünyada da iyilik ver..." (Bakara {2}, 201).
---"Allah`in sana verdiginden (O`nun yolunda harcayarak) ahiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma. Allah`in sana iyilik ettigi gibi, sen de insanlara iyilik et." (Kasas{28}, 77).

islam inanci hem bedeni hem de ruhu gelistirerek bütün insanî yönlerin ahenkli bir dengesini kurar. Böylece iki asiriligin ortasinda yer alan insanlarin çogunlugu tarafindan kolayca yasanabilir. Giriste verdigimiz ve bu yazinin da yazilma sebebi olan islam inancinina ait otuz söz ve bu inanca ait diger sözler objektif olarak incelenecek olursa bunlarin, yine insanligin çogunlugu tarafindan kolayca kabul edilebilir ve insan aklina uygun nitelikte ilkeler oldugu görülür.
islam insanin maddî ve ruhî ihtiyaçlari üzerinde israrla durmakla kalmamis, birini digeri lehine feda etmeden bunlarin birbirini tamamlayan bir bütün haline getirilmelerini istemistir. Manevî ibadetler yüklemisse bunlarin maddî faydalarina da dikkat çekmistir. Maddî faydaya dayali bir emir vermisse bunun ruhî faydasi da olduguna isaret etmistir.4 Mesela Kur`ân`daki bir çok ayette zekât vermenin öbür dünyada saglayacagi faydalardan bahsedilirken; diger bir kisim ayetlerde de zekât veren kisiye Allah`in bu verdigini fazlasiyla geri döndürecegine, yani bu ibadetin dünyevî faydasina da isaret edilir. Su iki ayeti bu konuda örnek olarak verebiliriz:
---(Öbür dünyadaki fayda-->) "Namazi kilin, zekâti verin. Önceden kendiniz için yaptiginiz her iyiligi Allah`in katinda bulacaksiniz. Süphesiz Allah, yapmakta olduklarinizi noksansiz görür." (Bakara {2}, Ayet 110).
---(Bu dünyadaki fayda--->) "Allah yolunda mallarini harcayanlarin örnegi, yedi basak bitiren bir dane gibidir: Her basakta yüz dane vardir. Allah diledigine kat kat fazlasini verir. Allah`in lütfu genistir, O herseyi bilir." (Bakara Suresi {2}, Ayet 261).
Su ayet de hem öbür dünyaki hem de bu dünyadaki faydayi ayni anda göstermektedir ve konumuz için tam uygun düsen bir örnektir: "Allah`in rizasini kazanmak ve ruhlarindaki cömertligi kuvvetlendirmek için mallarini iyilik yolunda harcayanlarin durumu, bir tepede kurulmus güzel bir bahçeye benzer ki üzerine bol yagmur yagmis da iki kat ürün vermistir. Bol yagmur yagmasa bile çisintisi düser (de yine ürün verir). Allah yaptiklarinizi görmektedir." (Bakara Sûresi {2}, Ayet 265).
Hz. Muhammed (s.a.v)`in "Zekat islam`in köprüsüdür." sözü de bu ibadetin hem öbür dünyada mutluluga; hem de bu dünyada insanlarin kalbine ve iyilige bir köprü olduguna isaret ettigi düsünülebilir.
Tek tek ele alip ayrintilara girmeden kesinlikle söyleyebiliriz ki; islam`in diger bütün emirleri ve ibadetlerinin de ayni sekilde hem maddî hem de manevî yararlari vardir. Bir diger anlatimla, sadece inandigindan dolayi ve sadece Allah için yapilmis bir davranis islam`a göre çift degere sahiptir. Böyle bir hareket maddî kazançtan hiçbir sey eksiltmeksizin, manevî yararlar da saglar.5 Meselâ bir kisinin ailesini geçindirmek ve onlara helâl kazanç götürmek için çalismasi ve para kazanmasi; ibadetlerini tam yerine getirebilmesi için yemek yemesi ve hatta Hz. Muhammed (s.a.v)`in de deyimiyle dinin yasakladigi zina günahina düsmemek için hanimiyla iliskide bulunmasi bile müslüman kisiye sevap kazandirir.
Buna karsilik ayni davranislar sadece maddî bir kazanç için yapilmissa, bu kazanca ulasilabilir ama manevî kazançtan yoksun kalma sonucunu dogurur. Hz. Muhammed (s.a.v)`in su ünlü sözünü burada hatirlatalim: "Muhakkak ki yapilan isler niyetlere göre degerlendirilir."

Muhakkak ki yapilan isler niyetlere göre degerlendirilir.

Hz. Muhammed (s.a.v)`in getirdiklerini yani islâm`i kabul etmek kisinin hayatina anlam getirir. insanlar bu dünyaya Allah`in bir halifesi olarak, ona kulluk etmek için ve dünya hayati boyunca hangisi daha iyi davranislar sergileyecek diye denenmek üzere gönderilmistir. Sonuçta bütün insanlarin yaptigi iyilik veya kötülüklerin hesabi görülecek ve kisilere buna göre karsilik verilecektir.
Gücü her seye yeten; herseyi gören, duyan ve bilen tek bir Allah`a inanmak kisiye huzur, güven ve rahatlik verir. Kisi yalniz kaldiginda, birsey isteyince, birseye üzülünce veya basina bir felaket gelince O Allah`a siginir.
Allah inanci, insanlarla beraber bulunan ve her yaptiklarini yazmakla görevli meleklerin oldugu inanci ve bir de ahirette herkesin dünyadayken yaptiklarinin hesabini verecegi inanci, kisinin hareketlerini kontrol eder. Bu inançlar sayesinde kisi yalniz kaldigi zaman bile hareketlerine dikkat eder. Kisiler bu inanca sahip olursa rüsvet, yolsuzluk, haksizlik, yalan, zina, giybet gibi toplumu kemiren birçok hastalik sona erer.
islam inancina göre dünya hayati ayni zamanda kisiler için bir imtihan yeridir. Dolayisiyla insanin isleri her zaman istedigi gibi gitmeyebilir ve kisi birçok sikinti ve üzüntü verici durumla karsilasabilir, bazen çok çalissa da hedefledigi basariya ulasmasi geçikebilir. Veya bazen kisi, kötü insanlarin haksizliklarina maruz kalabilir ve bütün ugraslarina ragmen herhangi bir sekilde onlardan hakkini geri alamayabilir. iste bu gibi zor durumlarda Allah, ahiret ve kader inançlari ile dinin birçok yönlendirmesi kisiye destek olur ve onu umutsuzluk, keder, karamsarlik ve stresten korur, hayata baglar. (Genis bilgi için bakiniz "Tevekkül") Yapilan sosyolojik arastirmalarda intihar olaylarinin çogunlukla dindar olmayan kisilerde görüldügü saptanmistir.
Peygamberlere ve kitaplara iman insana yasantisini ve aklî kabullerini kontrol için; iyinin ve dogrunun, hayatin ve ölümün anlaminin sasmaz tanimini bulmak için saglam birer kaynak görevini görür.
Kisiden yapmasi istenen ibadetlerden namaz kisinin hayatina maddî ve manevî yönden bir düzen verir. insan kendisini yaratan ve birçok nimetler veren Rabbine karsi en azindan bu yolla küçük bir tesekkür edebildigini düsünerek rahatlar. Bu dünyasi ve öbür dünyasi için dua eder. Namaz kilmaya camiye giderek kendisiyle ayni duygulari paylasan insanlarla beraber olur. Sehirlesme ve modernlesme sonucu kisilerde olusan hiçlik duygusu, ferdîlesme, yalnizlasma, stres, insanlardan hoslanmama, onlarla kaynasamama gibi durumlara karsi kisiyi korur.
Oruç ibadeti nefsin isteklerini engellemeyi ögrenmeyi ve kendini olgunlastirmayi saglar. Fakirlerin ve açlarin halini anlamaya, merhamet duygularinin gelismesine sebep olur. Doktorlar namaz ve oruç ibadetlerinin tibbî yönden de birçok faydalari oldugunu söylemektedirler.
Hac ibadeti farkli ülkelerden birçok müslümanin bulusmasini saglar. Kâbe`yi, Hz.Muhammed (s.a.v)`in ve arkadaslarinin kabirlerini ve hatiralarini kendi gözleriyle görmek, onlarin bir zamanlar oralarda hayat sürmüs olduklarini, o havayi teneffüs etmis olduklarini bilmek müslümana çok yüksek duygular verir.
Zekât ibadeti zengin ile fakiri birbirine yaklastirir, böylece toplum birbirine kenetlenir. Hatta bu ibadet tam anlamiyla ve sistemli bir sekilde uygulansa bu sene zekât alan birçok fakir, seneye diger fakirlere zekât verebilecek duruma bile gelebilir.

Hz. Muhammed (s.a.v)`in getirdigi ilkelere uymanin saglayacagi sonsuz mutluluk ise bu saydiklarimiza oranla çok daha büyüktür. O bir sözünde bu konu ile ilgili söyle söylemistir: "Allah-u Te`âlâ buyurdu ki: ``Ben iyi kullarim için gözlerin görmedigi, kulaklarin isitmedigi ve hiçbir insanin hayal ve hatirina gelmeyen nimetler hazirladim.''"
Ayni manaya gelen bir ayette söyledir: "Yaptiklarina karsilik olarak, onlar için göz aydinligi olacak ne mükâfatlarin saklandigini kimse bilemez." (Secde {32}, 17)
Su ayetlerde de Hz. Muhammed (s.a.v)`e uyan iyi kullarin girecegi Cennet`in bazi özelliklerinden bahsedilmektedir: "...iste bu yüzden Allah onlari o günün (hesap gününün) fenaligindan esirger; (yüzlerine) parlaklik, (gönüllerine) sevinç verir. Sabretmelerine karsilik onlara Cennet`i ve (oradaki) ipekleri lütfeder. Orada koltuklara kurulmus olarak bulunurlar; ne yakici sicak görülür orada, ne de dondurucu soguk. (Cennet agaçlarinin) gölgeleri üzerlerine sarkar; kolayca koparilabilen meyveleri istifadelerine sunulur. Yanlarinda gümüs kaplar ve billur kâselerle, gümüs beyazliginda seffaf kupalarla dolasilir ki, sâkiler bu (Cennet sarabini) ölçüsünce tayin ve takdir ederler. Onlara orada bir kâseden içirilir ki, (bu sarabin) karisiminda zencefil vardir. (Bu sarap) orada bir pinardandir ki adina Selsebîl denir. O insanlarin etrafinda öyle ölümsüz genç arkadaslar dolasir ki, onlari gördügünde etrafa saçilip dagilmis inciler sanirsin. Ne yana bakarsan bak, (yiginla) nimet ve ulu bir saltanat görürsün. Üzerlerinde yesil ipekten ince ve kalin elbisler vardir; gümüs bilezikler takinmislardir. Rableri onlara tertemiz bir içki içirir. (Onlara söyle denir:)Bu sizin için bir mükafattir. Sizin gayretiniz karsiligini bulmustur." (insan Sûresi {76}, 11...22).
Buna karsilik onun getirdigi ilkelere uymayanlar dünya hayatlarinda bugün birçogunu gördügümüz zina, kumar, içki, uyusturucu gibi kötü aliskanliklar; sadakatsizlik, dolandiricilik, suistimal, adam kayirma, rüsvet gibi ahlâkî bozukluklar; manevi çöküntü, bunalim, depresyon, intihar gibi rahatsizliklar ile gerek sahsen gerek toplum olarak yüz yüze geleceklerdir. Dünya hayatindan sonra ahirette ise birçok ayette anlatilan o korkunç Cehennem`e gireceklerdir: "Dogrusu biz kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ates hazirladik."(insan Sûresi {76}, 4)

L-)Bu satirlari yazan kisiye bazi sorular:
Soru: Ya bu anlattiklarinizin hepsi akillica planlanmis birer düzmeceden ve yalandan ibâretse o zaman ne olacak?
Cevap: Müslümanlar Hz. Muhammed (s.a.v)`in getirdigi ilkelere gönülden iman ederler. Eger bu yazinin bütününü objektif olarak okumussaniz, siz de O`nun getirdigi ilkelerin olusturdugu islam dîninin bir yalandan ibâret olamayacagina dair birçok delil bulursunuz.
Bir de Hz. Muhammed (s.a.v)`in getirdigi kitaba ve ilkelere uydurma ve düzmece diyen birinin bunlara karsilik saglam ve mantikli delilleri olan baska bir kitap ve inanç sistemi de getirebilmesi gerekir. Çünkü en azindan ben ve benim gibi birçok insan, bir dînî hayat yasamak istiyoruz; dini bir ihtiyaç olarak görüyoruz. Sonra bu ilkeleri getirmis olan kisinin hayati bütünüyle iyinin ve dogrunun mücadelesini vermekle geçmis, tertemiz ve örnek bir hayat olmali ki ona güvenelim. Eger bu özelliklerde karsi referanslariniz yoksa Hz. Muhammed (s.a.v)`in getirdiklerine uydurma ve düzmece demeye mantiken hakkiniz da yoktur.

Fakat simdi bütün bu gerçeklere ragmen, sizin sesinize kulak vererek, bir anlik bu ilkelerin hepsinin düzmece ve yalan oldugunu düsünelim; bir de bu düzmece ve yalan ilkelere inanan ve gereklerini yerine getiren bir müslüman insan düsünelim:
Bu müslüman bu ilkelere uyup da neler yapacaktir: Bir Allah`a inanacak ve O`na hiçbir ortak kosmayacak, ayrica diger iman ilkelerini de kabul edecek. Bu imanin uzantisi olarak ibadetlerini yapacak: Namaz kilacak, oruç tutacak, parasi varsa fakirlere yardim edecek, hacca gidecek. Bunlara ek olarak kimseyi haksiz yere öldürmeyecek; kimsenin malina, namusuna göz dikmeyecek, vatanini sevecek; içki, kumar, zina, faiz, rüsvet, karaborsaciliktan uzak duracak; adaletsizlik, tartida hile, yalancilik, dolandiricilik yapmayacak; anne babasina, akrabasina, komsusuna, yetime, yoksula, yolda kalmisa iyilik edecek; kisacasi ömrü boyunca öbür dünyasini da düsünerek hareketlerine dikkat edecek ve inandigi Allah`in hosnutlugunu kazanmaya çalisarak yasayan bir insan olacak.
Simdi bu noktada düsünelim: Bir anlik uydurma ve yalan saydigimiz bu ilkelere inanmis olan bu insanin dünyada ve öldükten sonra durumu ne olacak?
Bu insan dünyada iken her konuda hakki olan ne ise onu aldigina göre maddi yönden kaybettigi hiçbir sey yoktur. Yine maddi ve manevi yönden bu insan yasarken de mutlu olacaktir; çünkü içki, uyusturucu, kumar, zina gibi yasaklardan kaçinarak parasini, sagligini ve aklini koruyacaktir. Haksizlik, hirsizlik, yolsuzluk, rüsvet gibi yanlis davranislara düsmeyerek birgün yakalanma korkusu ve vicdan azabi gibi duygulari yasamayacaktir. ibadetlerini yapmak ona ruh ve gönül huzuru verecektir. Bu insanin iyiliginden ailesi, komsusu, çevresi ve toplumu birçok fayda görecektir.
Ve nihayet birgün gelip her insan gibi onun da hayati sona erecek. Onun ölümünün ardindan geride biraktigi insanlar söyle diyecekler: "Çok iyi bir insandi, kimseyi kirmadi, kimseye zarari dokunmadi, kimseye haksizlik etmedi. Hepimiz onu çok seviyorduk ve ondan hep iyilik gördük. O artik kalbimizde ve dilimizde iyi bir insan olarak anilarak yasayacak..."
Daha sonra, bir gün gelip, onun inandigi ilkelerin tam tersi bir hayat yasamis ve geride biraktigi insanlar tarafindan da kötü olarak hatirlanan insanlar gibi, onun da cesedi çürüyüp gidecek. Ama bir farkla; onun iyilikleri yasayacak, o hep "iyi biri" olarak anilacak ve yeni nesillere örnek bir insan olarak hatirlatilacak.
Dolayisiyla bu anlattigimiz müslüman insan, bir anlik düzmece ve yalan kabul ettigimiz dininin emirlerine uymakla ne dünyada, ne öldükten sonra; ne maddî olarak ne de manevî olarak hiçbir kayba ugramayacaktir.

Fakat bir anlik kabulümüzün aksine, bu yazida da açiklamaya çalistigimiz gibi, onun inandigi ve yasadigi ilkeler herseyin yaraticisi ve sahibi olan Allah tarafindan gönderilmisse yani gerçekse durum ne olacak: iste o zaman ne mutlu o ve onun gibi yasayan insanlara... Onlarin dünya hayatlari da, ölümleri de, öbür dünyada tekrar dirilip sürecekleri sonsuz hayatlari da ne güzel olacaktir. Ve ne kötü onun inandigi ilkeleri reddeden ve yalanlayan insanlara ki; onlarin dünya hayatlari da, ölümleri de, öbür dünyada tekrar dirilip sürecekleri sonsuz hayatlari da korku, sikinti, aci ve karanliklar içinde olacaktir:
"Ey Âdem ogullari! Size kendi içinizden âyetlerimi anlatacak peygamberler gelir de kim (onlara karsi gelmekten) sakinir ve kendini islah ederse onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.", "Allah inananlarin dostudur; onlari karanliklardan aydinliga çikarir. inkâr edenlere gelince, onlarin dostu seytandir; onlari aydinliktan alip karanliklara götürür. iste bunlar cehennemliklerdir. Onlar orada devamli kalirlar." (A`raf Sûresi {7}, 35), (Bakara Sûresi {2}, 257).

M-) Soru: Peki bizler bu peygamberlerin ve dinlerin getirdigi ilkeleri veya iyiyi ve dogruyu aklimizla bulamaz miyiz?
Cevap: 1-) insan aklinin önemini kimse inkar edemez. Onu diger canlilardan ayiran ve önemli kilan sey akildir. Kur`ân`a baktigimiz zaman da insanlari düsünmeye sevkeden yüzlerce ayet görürüz. Birçok ayetin sonu "Bunda düsünenler için, akil sahipleri için ibretler vardir." cümlesiyle biter. Zaten islama göre bir insanin dînen sorumlu olmasi için akilli olmasi gerekmektedir.
2-) insanlar akillariyla dünya hayati ile ilgili bazi degerleri iyi kötü, dogru yanlis olarak niteleyip dogruya da ulasabilirler. Ancak bazen öyle durumlar olur ki; kisi veya toplum bazinda insanlar akillariyla yanlisi da dogru gibi kabullenmeye baslayabilirler.
Mesela bir insan bazi sebeplerden dolayi akliyla, insanlari kandirmayi, tartida hile yapmayi veya ona olan bütün iyiliklerine ragmen anne babasina kötü davranmayi; kendisine zararli olsa da içki içmeyi, kumar oyanamayi, zina ederek aids olmayi kendisi açisindan mantikli görmeye baslamis olabilir. Veya bir toplumun ortak akli, kendi serefi için çok küçültücü olsa da hayvanlara veya kendi elleriyle yaptiklari putlara tapmayi; bir çok yuvanin yikilmasina, annesi babasi meydanda olmayan birçok gayri mesrû çocugun dogmasina, hastaliklara sebep olmasina, sadakat hislerinin yok etmesine ragmen zina fiilini islemeyi; birçok ocagin sönmesine sebep olsa da kumar oynamayi; ihtiyaç içinde olan insani acimasizca sömürse de faizi, yillarca milyonlarca insana zarari dokunacak olsa da atom bombasi ve nükleer silah kullanmayi kendisi açisindan mantikli görmeye baslamis olabilir.
iste ilâhî dinlerin emirlerinin önemi bu noktada ortaya çikar. Gerçek dinin emirleri ona inanan insan ve toplumlarin davranislarini ve aklî kabullerini kontrol noktasinda bir ölçü verir; kisi, toplum ve hatta bütün insanligin hayatini bozucu davranis ve kabullere gidilmesini önler; kisi veya topluma kötü tecrübeler yasamak zorunda olmadan dogruyu bulma sansi verir. Çünkü bu emirleri gönderen varlik, bu emilerin uygulanacagi alemi ve içindekileri yaratan ve onlarin sahibi olan, dolayisiyla onlari en iyi bilen Allah`tir.
3-) Bazen de kisi veya toplumlarin düsünce ve tecrübeleri yeterince gelismemis olabilir. Bu durumda dinin dünya hayati ile ilgili emirleri ona inanan ve uyan kisiye yanlislara düsmeden dogruya ulasma sansi verir.
Bu konuda ilk örnegi insanligin yasamis oldugu "Aids" tecrübesinden vermek istiyorum. Bildiginiz gibi Aids`in ana sebebi ilâhî dinlerin siddetle yasaklamis oldugu zina fiilidir. insanligin Aids virüsünü kesfi son 5 - 10 yil içinde oldu. Su anda Aids virüsünü kapmis milyonlarca insandan bahsediliyor. Eger degerli ve sözü dinlenir kabul edilen sey sadece zina yapmayi mesru gören tecrübesiz akil olmasaydi da; bununla birlikte zinayi siddetle yasaklayan ilâhî dinlere de kulak verilseydi insanlik Aids gibi bir felaketi tanimayacakti. Ayni durum toplumlarin gençligini kemiren alkol, uyusturucu ve maneviyatsizlik için de geçerlidir.
Bu konudaki diger örnegi de bir kisisel tecrübeden, kendimden, vermek istiyorum:
Hz. Muhammed (s.a.v) bir sözünde söyle buyurmustur: "Müslümanin müslüman üzerinde bes hakki vardir: Selam verdiginde selamini almak, aksirip da `Elhamdulillah' dediginde ona `Yerhamukâllah' (Allah sana rahmet etsin) demek, hastalandiginda ziyaretine gitmek, davet ettiginde davetini kabul etmek, öldügünde cenaze namazini kilmak."
Bendeniz, küçüklük yillarimda tecrübesiz aklimla bu sözde geçen `davet edildiginde daveti kabul etmek gerektiginin' önemini anlayamamaktaydim. Ama yasim ilerleyip de evlenmeye karar vermemin ardindan nihayet dügünümün geldigi gün bu Hak Peygamber tavsiyesinin dogruluk ve önemini bütün aklim ve kalbimle kavradim. Dügünüme davet edip de geldigini gördügüm kisilerin bu davranislari bana çok büyük bir mutluluk verdi. içimden: ``Benim için ne kadar güzel, ne kadar mutluluk verici bir durum; bu insanlar bana deger verip uzak mesafelerden dügünüme geldiler. Mutlulugumu benimle paylasiyorlar. Bu önemli günde bana destek oluyor ve beni kutluyorlar.'' diye düsündüm. Bugün hala dügünüme gelen dostlarimi o günkü halleriyle tek tek hatirliyorum. Buna karsilik davet ettigim halde dügünüme gelmeyen insanlari da ayni sekilde ama üzülerek hatirliyorum.
iste bu olayda da görüyoruz ki; kisisel olarak tecrübe eksikliginden dolayi dogrulugunu aklimin kavrayamadigi bir dînî tavsiye; kazandigim tecrübelerin ardindan bana ne kadar dogru oldugunu gösterdi. Anladim ki; bu tavsiyelere uymak, arkadasina olan sevgini ve ona verdigin degeri gösteriyor; sizi birbirinize bagliyor ve saglam dostluklardan kurulu, saglam bir topluma ulasmayi hedefliyor. Ve yine o zaman anladim ki; bu kadar ince bir dînî tavsiyeye uymak bile bu kadar önemli ve anlamli ise; daha büyük dînî emirlere uymak kim bilir ne kadar büyük ve anlamlidir...
4-) Yalniz aklin basarisiz kalma ihtimalinin yüksek oldugu bir alan vardir ki; bu da dünyada iken ahireti ilgilendiren inanç ve davranislari tesbit edip edememe konusudur. islam alimleri genel olarak insanin kendi akliyla yaraticisi olan Yüce Allah`i bulabilecegini kabul ederler. Bununla birlikte kisinin bu inancini tam olarak netlestirebilmesi ve ayrica varolus sebebi, günah, sevap, cennet, cehennem, ahiret, melek ve ibadetler gibi kisinin düsünmekle ve akliyla bulamayacagi kavramlari bilebilmesi için bir peygamberin, dolayisiyla da bir dinin varligi gereklidir.

N-) Soru: Bu yazinizda birçok sey söylediniz ve bir sonuca ulasmaya çalistiniz. Fakat ben daha bu isi en basindan kabul etmiyorum yani bir Allah`in var olduguna inanmiyorum! Bu konuda ne diyeceksiniz?
Cevap: Sayin ziyaretçi,
Kör bir raslanti veya basibos, nedensiz ve anlamsiz bir evrim sonucu olusmasina imkân olmayan; olaganüstü bir mükemmellikle milyonlarca yildir isleyisine devam eden su evren ve çaresiz kaldiginiz, korktugunuz, sikinti duydugunuz, üzüldügünüz zamanlarda içinizde beliren, çok büyük ve güçlü bir varliga siginma isteginiz size sonsuz güç ve bilgi sahibi, kusursuz bir yaraticinin yani bir Allah`in var olmasi gerektigi fikrini vermiyorsa; fakat bununla birlikte siz son derece güzel bir koku duydugunuzda o kokuyu salgilayan bir madde, son derece lezzetli bir yemek yediginizde onu yapan bir asçi, son derece güzel bir müzik dinlediginizde onu besteleyen bir bestekâr, son derece güzel bir bina gördügünüzde ise onu yapan bir mimar olmasi gerektigini akliniza getiriyorsaniz; inanin benim size söyleyebilecegim bir söz olamaz. Siz öncelikle kendi içinizdeki bu çeliskiyi çözmelisiniz.

O-)Son sözler...
Degerli ziyaretçilerim, bu yaziyi özel olarak internetteki bu web sitem için bir haftadan fazla çalisarak hazirladim. Bu yaziyla kimseyi kirmayi ve kimseye hakaret etmeyi amaçlamadim. Sadece benim mensubu bulunmaktan dolayi çok mutlu oldugum ve bütün hayatim boyunca bana huzur vermis olan, akla ve mantiga son derece uygun buldugum "kolaylik dini" iSLAM`i siz degerli ziyaretçilerime kendi çapimda tanitmak istedim. Müslüman bir ilâhiyatçi olarak inandigim Hz. Muhammed (s.a.v)`in "Bizden bir söz duyup da onu duydugu gibi insanlara ulastiranin Allah yüzünü agartsin." sözünün tesviki ve Kur`ân`in "Kim islam`dan baska bir din ararsa bilsin ki, kendisinden böyle bir din asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette kaybedenlerden olacaktir." ayetinin ister istemez bende biraktigi mesuliyet hissi de bu yaziyi yazmama sebep oldu. Eger herhangi bir sekilde siz degerli ziyaretçilerimin kalbini kirmissam bundan dolayi özür diliyor ve su Kur`ân ayetleriyle yazima son veriyorum. Bana herhangi bir mesajiniz varsa çekinmeden e-mail gönderebilirsiniz. Hepinize iyi günler diler, yeni misafirlerle beraber tekrar beklerim...

"De ki: ``Hamd olsun Allah`a, selam olsun seçkin kildigi kullarina. Allah mi daha hayirli yoksa ona ortak kostuklari mi?
Onlar mi hayirli yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? O suyla, bir agacini bile bitirmeye gücünüzün yetmedigi güzel güzel bahçeler bitirdik. Allah`tan baska bir tanri mi var! Dogrusu onlar sapikliga devam eden bir topluluktur.
Onlar mi hayirli yoksa yeryüzünü oturmaya elverisli kilan, aralarindan nehirler akitan, yeryüzü için saglam daglar yaratan, iki deniz arasina engel koyan mi? Allah`tan baska bir tanri mi var! Dogrusu onlarin çogu bilmiyorlar. Onlar mi hayirli yoksa darda kalana kendisine yalvardigi zaman karsilik veren ve sikintiyi gideren, sizi yeryüzünün hakimleri yapan mi? Allah`tan baska bir tanri mi var! Ne kadar da az düsünüyorsunuz!
Onlar mi hayirli yoksa karanin ve denizin karanliklari içinde size yolu bulduran, rahmetinin (yagmurun) önünde size rüzgarlari müjdeci olarak gönderen mi? Allah`tan baska bir tanri mi var! Allah onlarin ortak kostuklarindan çok yücedir.
Onlar mi hayirli yoksa ilk bastan yaratan, sonra yaratmayi tekrar eden ve sizi hem gökten hem yerden riziklandiran mi? Allah`tan baska bir tanri mi var!'' De ki:`Eger dogru söylüyorsaniz kesin delilinizi getirin.'"
"Göklerde ve yerde nice deliller vardir ki, onlar bu delillerden yüzlerini çevirip geçerler. Onlarin çogu Allah`a ancak ortak kosarak iman ederler. Allah tarafindan kusatici bir felaket gelmesi veya farkinda olmadan kiyametin ansizin kopmasi karsisinda kendilerini emin mi gördüler? De ki: ``iste bu benim yolumdur; ben Allah`a çagiriyorum. Ben ve bana uyanlar aydinlik bir yol üzerindeyiz. Allah`i (ortaklardan) tenzih ederim. Ve ben O`na ortak kosanlardan degilim.''6


ibrahim...
8.Haziran.1999.Sali


Not:
-Yaziya giristeki sözler 1`den 14`e kadar Kur`ân ayetleridir:

  1. isra Sûresi {17}, Ayet 23,24,26,29,31,32,34,35,36,38.
  2. Furkan Sûresi {41}, Ayet 34.
  3. Zilzal Sûresi {99}, Ayet 7,8.
  4. Duhâ Sûresi {93}, Ayet 9,10.
  5. Bakara Sûresi {2}, Ayet 267.
  6. Maide Sûresi {5}, Ayet 8.
  7. Sûrâ Sûresi {42}, Ayet 43.
  8. A`raf Sûresi {7}, Ayet 199.
  9. Hucurat Sûresi {49}, Ayet 11.
  10. Hucurat Sûresi {49}, Ayet 12.
  11. Mutaffifîn Sûresi {83}, Ayet 1,2,3.
  12. Suarâ Sûresi {26}, Ayet 181,182,182.
  13. Nisâ Sûresi {4}, Ayet 29.
  14. Bakara Sûresi {2}, Ayet 188.
-15`den 38`e kadar olanlari ise Hz. Muhammed (s.a.v)`in sözleridir.
  1. (Buharî, ilim, 11, Megazi, 60, Edeb 80; Müslim, Cihad 4; Ebû Dâvud, Edeb 20.)
  2. (Ebû Dâvud, Edeb, 11.)
  3. (Ebû Dâvud, Edeb, 11.)
  4. (Ebû Dâvud, Edeb, 3.)
  5. (Ebû Dâvud, Edeb, 29; ibni Mâce, Edeb, 50.)
  6. (Ebû Dâvud, Edeb, 24.)
  7. (Ebû Dâvud, Edeb, 37.)
  8. (Buhari, Nikâh, 45; Müslim, Buyû` 8, Nikâh, 38,49,52,54,56.)
  9. (Ebû Dâvud, Edeb, 39.)
  10. (Nesaî, Zekât 82 {5,92}; Tirmizi, Zekât, 26, {658}; ibni Mace Zekât 28 {1844})
  11. (Ebû Davud; ibrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi, Akçag Yayinlari, c.17,s.620.)
  12. (Ebû Dâvud, Edeb, 19.)
  13. (El Kifaye Fî ilmi`r Rivâye, El-Hatîbu`l Bagdâdî, s.78)
  14. (Tirmizî Rivayeti.)
  15. (ibni Mace Rivayeti.)
  16. (Müslim, iman, 78.)
  17. (Tirmizî, Birr 62; Hatîb Tebrizî, Miskatü`l Mesâbîh, III, 1418 {Hadis 5129})
  18. (ibni Mâce, Sadakât 17.)
  19. (Buhârî, ilim 2.)
  20. (Heysemî, Mecmeu`z Zevâid, IV, 63; Ahmed Bin Hanbel, III, 191.)
  21. (Buhârî, Rikak 15; Müslim, Zekât 130.)
  22. (Tirmizi, Fiten, 2 {2610}, Tefsir 2 {3087}; Müslim, Hacc 194 {1218}.)
  23. (Tirmizi, Radâ, 11 {1162}; Ebû Davud, Sünen, 16, {4682}; ibrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi, Akçag Yayinlari, c.5,s.305; c.17,s.212.)
  24. (Muvatta, Hüsnü`l Hulk 16, {2,908}.)

Dipnotlar:
1-Muhammed Hamidullah`in "islam`a Giris" (Diyanet-1996) adli kitabindan alinti yapilmistir.(Sayfa 32)
2-A.g.e`den alinti yapilmistir.(Sayfa 29)
3-Anahatlariyla islam Akaidi ve Kelâma Giris, Saim Kilavuz, Ensar Nesriyat-1993.(Sayfa 166-167)
4-A.g.e`den alinti yapilmistir.(Sayfa 51)
5-A.g.e`den alinti yapilmistir.(Sayfa 52)
6-(Neml Sûresi {27}, 59...64),(Yusuf Sûresi {12}, 105...108)



Bu sayfa hakkindaki duygu ve düsüncelerinizi buraya yazarak diger insanlarla paylasabilirsiniz:

Bu sayfayi begenmek ve paylasmak isterseniz buraya tiklayiniz:
Share

Facebook'taki özel sayfamizi begenmek ve toplulugumuza katilmak için buraya tiklayiniz:
- Sitemizin Bütün Bölümlerini Her Sayfada Bulunan Asagidaki Baglantilari Kullanarak Gezebilirsiniz -
E-kart ve Duvar Kagitlari Site Ana Sayfasi 3 Boyutlu Allah (cc) Lafizlari
Çiçek Resimleri Allah'in 99 ismi (Esmâ'ul Hüsnâ) 3 Boyutlu Hz. Muhammed (sav) isimleri
Manzara Fotograflari Klasik Hat Sergisi 1 | 2 | 3 | 4 | 3 Boyutlu Besmele Çizimleri
Dijital Motifler Sergisi 2 Boyutlu Çesitli Çizimler 3 Boyutlu Kelime-i Tevhidler
Türk Bayragi ve M.Akif Ersoy Eserleri islami E-kart ve Duvar Kagitlari 3 Boyutlu Çesitli Çizimler
40 Hadis-i Serif Eseri Projesi - - - Gençler için Seçme 40 Hadis Metni
RAMAZAN ÖZEL SAYFALARIMIZ
Ramazan Özel E-Tebrik Kartları Ramazan Özel Eserleri Slayt Gösterisi İngilizce-Arapça Slayt Gösterisi
Çiçek Resimleri Sergisi: | Versiyon I | - | Versiyon II         | - |         Mobil Duvar Kagidi Çiçek Resimleri: | Versiyon I | - | Versiyon II
Pembe Güller Kirmizi Güller Beyaz Güller Sari Güller Karma Güller Kirmizi Laleler Beyaz Laleler Sari-Kirmizi Lale Karma Laleler Çuha Çiçekleri
Hercai Menekse Afrika Meneksesi Kirmizi Sardunya Pembe Sardunya Katmer Sardunya Karma Sardunya Begonyalar Mine Çiçekleri Açelyalar Papatyalar
Yildiz Çiçekleri Sümbül-Ortanca Nilüfer-Petunya Küpe-Cam Güzeli Karanfil-Gelincik Gündüz Sefasi Zambak 1 - 2 - 3 Karma Çiçekler-1 Karma Çiçekler-2 Karma Çiçekler-3
- Manzara Fotograflari Kisminin Alt Sayfalari -
Bogaz Asya Bogaz Avrupa Eminönü Karaköy Besiktas Ortaköy Üsküdar Bursa Karadeniz
istanbul Civari Sultan Ahmet Beyazit Fatih Harem Yalova Gaziantep Mekke Medine
- Diger Linkler -
Site Haritasi E-posta - Bize Ulasin Ziyaretçi Mesajlari
Hizmetlerimiz Hakkimizda | Sitemize Link Vermek | - | Sitemize Reklam Vermek |
- Dil Seçimi ve Sitede Arama -
Arabic - Bulgarian - Chinese - Croatian - Czech - Danish - Dutch - English - Filipino - Finnish - French - German - Greek - Hebrew - Hindi - Indonesian - Italian - Japanese - Korean - Latvian - Lithuanian - Norwegian - Polish - Portuguese - Romanian - Russian - Serbian - Slovak - Slovenian - Spanish - Swedish - Turkish - Ukranian - Vietnamese - Türkçe Karakterleri Aç

Copyright © islamiSanat.net, Artislamic.com. 5846 Sayili Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu dahilinde, bu web sitesinin her hakki saklidir. Sitenin içerigini olusturan resim ve yazilarin internet üzerinde herhangi bir sekilde malzeme olarak kullanilmasi ve baska bir web sitesine aktarilmasi yasaktir. Bununla birlikte web sitesi olan ziyaretçiler, begendikleri eserlerden "en fazla bes tanesini", "eserler üzerinde hiçbir degisiklik yapmamak sartiyla" sitelerinde kullanabilirler. Bu sitenin içerigini olusturan resim ve yazilarin "ticaret" ve "-ücretsiz bile olsa- genele dagitim" gibi maksatlarla CD veya diger depolama araçlarina kaydedilmesi ve herhangi bir materyal üzerine baski ve kopyasinin yapilmasi yasaktir. Bununla birlikte ziyaretçiler, begendikleri resim ve yazilari yalnizca kendi "sahsî" ve "ticari olmayan" kullanimlari için kayit ortamlarinda saklayabilir, çiktisini alabilirler. Burada izin verilenler disindaki kullanimlar için islamiSanat.net Eserlerinin Kullanim ve Telif Sartlari yazisini inceleyiniz.


Bu sayfayi son yenileme tarihi: 30.Eylül.2004

REKLAM ALANI